Sizlerle yakın zamanda yeni yatırmımız olan www.prolooil.com hakkında bilgi paylaşmıştım: http://www.alphanmanas.com/?p=2286 Paylaşım sonrası gerçekten çok güzel yorumlar ve eleştiriler aldım. En önemli eleştiri ise “Edible
(yani yemeklik olarak kullanılan) yağları kullanmanın bu projeyi
çevrecilikten uzaklaştırdığını ve bu yağların fiyatlarının petrol
fiyatlarından daha fazla hızla artması nedeniyle bizim uzun dönemde yara
alacağımızdı”. Hatta arkadaşım benim ileriyi gören bir kişi
olduğumu bilmesine rağmen, bu hatayı nasıl yaptığımı da sorgulamıştı. Bu
yorumu yapan arkadaşımı gerçekten kutluyorum. Çünkü kendi varsayımının
doğruluğu paralelinde çok haklı. Ama bilmediği birşey var ki, biz
üretimde kesinlikle yemeklik yağ kullanmayı planlamıyoruz. Aslında 3
tane hedef yağımız mevcut: Jatropha, Aspir ve Jojoba.
İlk 2 yağ konusunda oldukça tecrübeli olan DB Tarımsal Enerji firması
sahibi Ahmet Türkman ile iletişimim oldu. Kendisinin web sitesini de
buraya ekleyerek bilgileri paylaşmak istiyorum: http://www.dbtarimsalenerji.com.tr/YagliTohum
Yukarıda adı geçen her 3 bitki Biyodizel
üretimi için çok uygun. EPDK 2014 yılı başından itibaren Petrol Dağıtım
Firmalarına Mazota %2 nispetinde yerli üretim tohumdan mamül biyodizel
karıştırma zorunluğu getirdi. Durum böyle olunca halkımızın aklı “hemen yağ üreteyim, bildiğim yolla üreteyim”
şeklinde çalışmaya başladı. Hali hazırda Türkiye’de bitkisel sıvı yağ
üretimi iç tüketimi karşılayamamakla beraber toplam tüketim 2.4 milyon
ton/yıldır. Tüketimin 2/3 ü yani 1.6 milyon ton her yıl ithal edilmekte
ve karşılığında 3 milyar USD döviz ödenmektedir. Tarım Bakanlığı
üreticiye yağlı tohum üretimini desteklemek amacıyla yılda 1.3 milyar TL
ödemektedir. İç piyasada yağlı tohum kırma kapasitesi 2.6 milyon
ton/yıl olup kurulu kapasitenin ancak yarısı kullanılmaktadır. Bitkisel
yağ piyasasına biyodizel üretimi dolayısı ile gelecek ekstra yük 350 bin
ton/yıl olup her geçen yıl bu rakam 175,000 er ton artarak devam
edecektir. Yağlı tohum bitkileri genellikle sulu tarım yapılan alanlarda
yetişir. Türkiye’de işlenebilir toprakların ancak %10 unda sulu tarım
yapılır. Söz konusu miktarın yarısı şeker pancarı, mısır, pamuk, sebze
ve meyva tarımına ayrılmıştır. Ayçiçeği Trakya, Çukurova, Orta
Karadeniz ve az mikarda Ege bölgemizde yapılmaktadır. Kanola ise tüm
Türkiye’de rekolte 80,000 tonu aşamamaktadır. Yani durum şudur ki, eğer
Biyodizel bitkisel sıvı yağdan üretilirse durum facia olacaktır.
Kıbrıs bile bu durumun farkına varmış ve çevreci yakıt
olarak tanımlanan biyodizelin KKTC’de de üretimi için piyasa
düzenlemelerini tamamlamışlar. Biyodizel üretimine başlanması için
Başbakanlık Müsteşarlığı başkanlığında birçok daire, kuruluş ve
belediyenin temsilcilerinin katılımıyla, Tarım Bakanlığı’na bağlı
Akaryakıt Birimi tarafından hazırlanan tüzükle, ülkede yeni bir sektör
yaratılması yönündeki çalışmalar hız kazanmış. Başbakanlığa bağlı
Yatırım Geliştirme Ajansı (YAGA), Çevre Koruma Dairesi’nin yatırımcılar
için yer belirlemesinin ardından yakında yatırımcılara biyodizel üretimi
için çağrı yapacaklarmış. Hem çevre, hem de ekonomiye önemli katkılar
yapması hedeflenen biyodizel yakıt üretimi için gerekli hammadde ilk
etapta atık yağlardan sağlanacak. Ayrıca, bir sonraki ekim sezonunda,
biyodizel yakıt için çekirdekleri kullanılan yağlı bitkilerden Jojoba
ekimine başlanacakmış. AB’nin biyodizel üretimini özendiren
düzenlemelere sahip olması, üye ülkelerden 2010′dan sonra akaryakıt
tüketiminin en az en az yüzde 5.75′ini alternatif yakıtlardan karşılama
talebi ve KKTC’nin AB’ye bizden daha fazla yakın olması nedeniyle bence
Kıbrıs bu konuda çok hızlı ilerleyecektir. Kıbrıs’ın Jojoba seçimine
paralel olarak Türkiyede de bazı denemeler başlatılmış durumda.
Örneğin Denizli’de tarafından başlatılan projeyle,
Jojoba’nın tohum ıslahı çalışmalarının Ege’de ilk kez PAÜ (Pamukkale
Üniversitesi) tarafından yapılması hedeflenmişti. TÜBİTAK projesi
hazırlanarak bu bitkiden biyodizel tank yakıtı üretimi yapılacaktı. PAÜ
Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, yaklaşık 2 yıl önce, yağı, ağır
sanayi, ilaç ve kozmetik sanayisinde kullanılan, 25 metreyi bulan
kökleriyle de erozyon ve çölleşmeyle mücadeleye katkı sağlayan Jojoba
bitkisinin üretimi ve tohum ıslah çalışması için üretim merkezi
çalışması başlatmıştı. “Denizli İli Topraklarına Jojoba Bitkisi Adaptasyon Merkezi Kurma” projesi
Eylül 2009′da 125 bin TL ödenekle başladı. Daha sonra bitkinin
ekilebileceği yer arandı. Yetiştirileceği bölgenin ekonomik kalkınmasına
da faydalı olacak jojoba için Sarayköy Kaymakamlığı, köylülerin her yıl
kiralayarak ektiği 26 dönümlük tarlayı akademisyenlere tahsis etti. Jojoba Adaptasyon Merkezi
Müdürü ve Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Yeşim Kara ile
öğrencileri ilk tohumları serpti. Tarlanın etrafı ise tel örgülerle
çevrilip girişine “PAÜ Jojoba Adaptasyon Merkezi” tabelası asıldı. Büyük
umutlarla atılan tohumların 12 ila 14 ay arasında ağaç haline gelip
ürün vermesi beklenirken, köylüler büyük hayal kırıklığı yaşamış. Bir
yıl aranın ardından tarla yabani otlarla kaplanmış ve birkaç jojoba
dışında tüm bitkiler çürümüş. Ben israrla bu habere bağlı olarak
Jojoba’nın başarısızlığını ortaya koymak istemem. Ama tohumdaki yağ
oranının düşüklüğü bu yağı benim düşüncemde Türkiye için uygun olmaktan
çıkarıyor. Kaynak: http://www.denizliguncel.com/jojoba. Diğer yandan bu konuda proje geliştirmek isteyen kuruluşlardan Marmara İş Hayatı Dernekleri Federasyonu
Jojobo için bir de proje yaratıp “Proje Meydanına” koymuşlar. Bunu
yaparken Denizlide yapılan çalışmalardan haberleri yok sanırım. Çünkü
yukarıdaki haber Aralık 2011 tarihli: http://www.projemeydani.com/index.php
Aslında Jajoba yağı daha çok kozmetik sektöründe kullanılan antialerjen
bir yağdır. Akneleri giderir. Kırışıklıklarda etkilidir. Kuru ciltleri
nemlendirir. Saç kırılmasını engeller. Sivilceli ve yıpranmış ciltlere
faydalıdır. Ciltteki yanmayı ve dökülmeyi hafifletir. Sporcularda ayak
kremi olarak kullanılır. Saç şekillendiricisi olarak da kullanılabilir.
İltihaplı egzamalarda ve selülit tedavisinde kullanılır. Saça parlaklık
ve yumuşaklık verir. Kuru cildi nemlendirirken, yağlı ciltteki yağı
dengeler. Jojoba yağı, saçı düzgünleştirir. Kepek oluşumunu önler. Cilde
esneklik kazandırarak karın ve bacaktaki çatlakları önler.
Antibakteriyel, anti-inflammatory (iltihap giderici) ve anti
oksidantdır. Göz makyajı dahil olmak üzere yüzdeki makyajı kolaylıkla ve
nazikçe temizler. Doğum sonrası çatlakların önlenmesinde baz yağ olarak
tavsiye edilmektedir.
Türkiye için önemli diğer bir bitki ise Aspir (Safflower)’dir.
Aspir yağlı tohum olup %69.5 yüksek oleic asit içerir. Linoleic yağ
asit miktarı ise 21.4 tür. Aspir kıraç yerlerde sulama istemeden
kuraklığa dayanıklı 90-110 cm boyunda dikenli ve dikensiz çeşitleri
olan, ihtiva ettiği yağ miktarının yüksekliği ve küspesinin hayvan yemi
olarak kullanılması ve ziraatinin geleneksel makinalarla yapılabilmesi
üretici için bir şanstır. Ayrıca tam bir münavebe bitkisidir. Aspir
tohumu eskiden Isparta ve Beyşehir yörelerinde şeker hastası çiftçilerin
kendilerine ilaç olarak ürettikleri bir ürünmüş ve yıllık üretim
miktarı tüm Türkiye’de 30-40 tonu geçmemekteymiş. Dünya’da ABD’de ve
Meksika’da çeşitli araştırmalar sonucu yüksek verimli ve yağ miktarı %45
i aşan Aspir çeşitleri üretildi. Türkiyedeki ortalama verim dekara 180
kilo iken, Meksika’daki tohumdan dekara 600 kg. verim alınmaktadır.
ABD’de ise bu rakam dekarda 750 kg.a kadar yükselmektedir. Tükiye’de
Aspir tarımı 5 yıl evvel 300 dekardayken 2011 üretim yılında bu rakam
100,000 dekara çıkmış. Başarılı bir çalışma ile 2013 yılında verimi ve
yağ oranı yüksek bir tohumun çoğaltılmasıyla 2-3 milyon dekarda Aspir
ekilebilir. Bu durumda Türkiye Biyodizel ihtiyacının neredeyse hepsini
bu bitkinin yağından sağlayabilir.
Jojoba gibi, Türkiyeye uymayan diğer bir bitki ise
Jatropha’dır. Bu konuda 3 yıl Türkiyede farklı tohumlarla bir çalışma
yapılmasına karşın bir başarı elde edilememiş durumda. Jatropha, ağaç
ile çalı arası yeşil yapraklı 2-3 m. boylanabilen normal ömru 50 yıla
varan ve yaşadığı müddetçe meyve veren bodur bir ağaçtır. Meyvesinin
içinde bulunan 2 cm. boyundaki çekirdeğinde %35-%40 oranında yağ
bulundurur. Yağı sofralık olarak kullanılmaz. Zehirlidir ve yağı hiç bir
proses gerektirmeden bioyakıt olarak kullanılabilir olması günümüzde
Jatropha’ya “şahane bitki”
sıfatını kazandırmıştır. Ahmet Türkman Hindistan’dan getirttiği Jatropha
tohumu ile yaptığı ekimin sonuçlarını ve tecrübelerini aşağıda şu
şekilde paylaşıyor:
-
Tuzlu veya taşlı topraklar da dahil olmak üzre her türlü toprakta yetişebilmektedir. Kuraklığa dayanıklı olup çöl şartlarına dahi tolere edebilir.
-
Tropikal ılıman iklimleri sever. Ülkemizde kıyı Ege ve Kıyı Akdeniz yörelerimiz Jatropha tarımı için elverişlidir. Uzun süreli olmayan hafif dona dayaniklıdır. Yağış rejimi 200-2000 mm/yıl olan bölgelerde yetişir.
-
Fide, daldırma (çelikten üretim) ve doğrudan tohumlama suretiyle üretilir. İzmir Torbalı’da konu edilen her 3 çeşit ekim şeklide denenmiş ve başarılı olduğu görülmüştür.
-
Bitkide verimi arttırmak için 2 yıl üst üste 2 kere budama tavsiye edilir. Birinci budama ekimden 7-8 ay sonra bitki 120 cm boya eriştiği zaman yapılır ikinci budama birinci budamadan 12 ay sonra dal adedinin artmasını sağlamak amacıyla yapılır. Her budamada dalların 2/3 ü budanır. Budanan dallar çelik haline getirilir ve gübreli toprağa 20-30 cm.gömülerek 45 gün köklenmesi sağlanır ve daha sonra yerlerine ekilir.
-
Jatropha ekiminden 1 yıl sonra çiçeklenir ve meyve verir ancak birinci yıl budama yapılacağından ilerki yıllarda iyi verim almak isteyen üretici bundan vazgeçer. Jatropha 4 yaşına girdiğinde olgunluğa erişir ve verimi doruğa ulaşıp bunu 45 yıl tekrarlar.
-
Meyveler çiçek evresinden sonra yeşil erik büyüklüğüne erişir ve pempeleşerek olgunluğa ulaşır. Hasat bu dönemde elle yapılır hasatı yapılan meyvelerden çekirdekler ayrılır ve güneşte kurutulur.
-
Jatropha tarlaya 2X2mt. mesafe ile dekara 250 adet isabet edecek şekilde dikilmelidir. Tohumdan direkt ekimlerde tarla pulluk ile sürülür ve bitki çukurları hayvan gübresi ile zenginleştirilir ekim derinliği 2-3cm.dir. Genellikle her çukura 3-4 adet tohum bırakılır. Normal olarak toprak ısısının 15-16 C dereceyi bulduğu zamanlarda bitki çimlenmeyi 7-8 gün içinde yapar. Ekim tavlı toprağa yapılmalır ve 20 gün sonra eğer yağmur yağmamış ise sulanır.
-
Jatropha naylon fide torbalarında yine aynı şekilde her torbaya 3-4 adet tohum isabet edecek şekilde ekilir sera koşullarında saklanır ve 40-45 gün içinde fide kıvamına gelir toprak ısısı 15 C dereceyi bulduğunda tarladaki yerlerine alınır. Daldırmada ise çeliklerin köklenmesi beklenmelidir.
-
Orman Bakanlığımız Jatropha üretimini teşvik amacıyla girişimcilere 49 yıllığına parasız orman alanı tahsis etmektedir.
-
Jatropha meyvesini ve çekirdeğini hayvanlar ve kuşlar yemez acımsı bir tadı vardır ve zehirlidir.
-
Jatropha’nın yağı alındıktan sonra kalan küspesi azot açısından çok zengindir dolayısıyla bulunmaz bir gübredir.
-
Genelde ağaç başına verim 2kg. çekirdektir. Dekar başına verim 400-700kg.olarak hesaplanabilir.
-
Jatropha yağı hiçbir prosese ihtiyaç olmaksızın yakıt olarak kullanılır,kokusu ve dumanının olamayışı onu çevreci yakıtların başına koyar.
-
Tohumların uzun süre depolanması için nem oranının %5-%7 civarında olması önerilir.
Yukarıdaki durumu dikkate aldığımızda 3 yıl içinde
hedeflediğimiz Polyol üretimimizi gerçekleştirmek için yıllık 50,000 ton
civarındaki yağ ihtiyacımızı önce hem Fahri Başkonsolosu olduğum hem de
barter ile bir değer yaratabileceğim Kamboçya’dan Jatropha
ithal ederek karşılamayı düşünüyoruz. Kamboçya’ya satılacak ürünlerdeki
yerli katkı payı %75’in üstünde olacağı için ilk yıllarda dahi cari
açığa yol açacak önemli bir faaliyet yaratmamış olacağız. Buna paralel
olarak 2013’den itibaren sözleşmeli tarım ile Aspir bitkisini ektirmek istiyoruz. Bu durumda yurt dışında ithalat tümüyle ortadan kalkacak.
Yukarıda adı geçen 3 bitki hakkında son durumu sizlerle
paylaşmış oldum. Türkiye Biyodizel konusunda seçimini yapıp, ekimine
başlaması gerekiyor. Ama ben şimdiden biliyorum ki, gene işin kolayına
kaçıp mısır, kanola gibi bitkilerden Biyodizel üretmeye çalışıp, Türkiyenin cari açığına hiçbir katkısı olmayan bir işin peşine düşeceğiz.
Kategori: Haberler -
January 13, 2012



Sayın Manas, Biz Ankara Haymana'da bu bitkiyi üretmeye başladık. Hatta tüm akraba ve dostlarımız da bizim teşviklerimizle bu yıl ekecekler ama biz çiftçiler hep üretiyoruz aracı kolayca bir yıllık emeği alıp satarak bizden daha çok kazanıyor. Yağını yapıp biz satalım istiyoruz. Finans sorunu, bankalar vs buna müsade etmiyor. Türk çiftçisi her zaman yalnız bırakıldı. Çiftçimiz bildiğiniz gibi bilinçli de değil ki hakkını arasın. Ben bu altını çizdiğiniz konuda sizinle çalışmak isterim. Bu bitki konusunda yeterince araştırma yapmışsınız zaten. Bunun boyutunu daha ileriye neden taşımayalım?
YanıtlaSilwww.aspirtohum.blogspot.com
Selamlar
Silvan
Am xavi Gerad jude, Aiicco inssurance plc bir temsilcisi.
YanıtlaSilSize bir kredi ihtiyaci varsa bugün e-posta yoluyla bugün bize ulasin, istediginiz kredi ile size yardimci olabilir:
(xavigeradloanfirm@yahoo.com)
Yilbasi kredileri% 3 faiz orani sadece avelable vardir. Ciddi basvuran, ancak daha fazla bilgi için irtibata geçiniz. Biz renging krediler
sunuyoruz
3000 sadece US $ Euro ve pound 50,000.000 için.
Biz dahil kredi her türlü teklif
Bireysel krediler:
Isletme Kredileri:
Ögrenci Kredileri:
Insaati krediler:
Ev kredileri:
Is expandsion krediler:
Borç konsolidasyonu kredi:
Biz hizli ve dinamik test edilmis ve güvenilir bulunmaktadir.
Daha fazla bilgi için (xavigeradloanfirm@yahoo.com): E-posta Iletisim.
Sr Gerad jude görüyoruz.